- büyümek
- nsz1. 成长, 长大: Çocuk büyüdükçe saçları koyulaşıyor. 随着孩子年岁的增长, 头发变黑了。Ekinler büyüdü. 庄稼长高了。Karım içinde büyüdüğü bu evi bütün psikolojik derinliğiyle benimsemişti. 我妻子全身心地记挂着这间她从小住到大的房子。2. 变大, 变得宽大: Masa kalkınca oda büyüdü. 桌子搬走以后房子变宽敞了。3. 变得严重, 程度加深: Ona karşı aşkım gittikçe büyüyor. 我对她的爱越来越深。Tehlike daha da büyüyor. 危险越来越大。Yangın büyümeden söndürüldü. 火势没有蔓延就被扑灭了。4. 数量增多, 增长: Kalabalık gittikçe büyüyor. 人越来越多。5. 级别或威信增高◇ büyümüş de küçülmüş (gibi) 像个小大人: Bu çocuk çok akıllı, bilgili; büyümüş de küçülmüş sanki. 这个孩子很聪明, 懂得多, 像个小大人似的。
Türkçe-Çince Sözlük. 2014.